Cazibe merkezi olmamız sonuç değil başlangıç olacaktır 31.03.2011 AFSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Demirayak, Afyonkarahisar’ı, termali, tarihi ve gıdasıyla örnek bir şehir yapmaktaki en önemli adımlardan birisinin tanıtım atağı olduğunu, bu noktada da yerel basına büyük görev düştüğünü kaydetti. Akla gelen tüm tanıtım araçlarının bilinçli, organize ve aktif bir şekilde kullanılmasıyla ilimizin bir cazibe merkezi haline getirilebileceğini belirten Demirayak, bu neticenin ise bir sonuç olmadığını belirterek, “Gelinen noktanın ihtiyaçlarını karşılayabilmek için daha çok çalışacağımız bir başlangıç olacaktır. İşte bizler bu noktada; üzerimize düşen görev ve sorumlulukları layıkıyla yerine getirebilmek için yine aynı şevkle çalışıyor olacağız” diye konuştu. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren AFSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Demirayak, 1991 yılında kurulan AFSİAD’ın kurumsal yapısı gereği ilimizi ve bölgemizi yakından ilgilendiren her konuda ortak akıl yürütme ve çıkan sonuçları somut projelere dönüştürme konusunda sorumluluk hissettiklerini kaydetti. “TOPLANTILARIMIZ SORUMLULUĞUMUZUN BİR PARÇASIDIR” Geleneksel istişare toplantılarının bu sorumluluğun bir parçası olduğunu ifade eden Demirayak, hemen her toplantıda üyelerin görüşleri ve konukların paylaşımları ile önemli gündem maddelerine değinme fırsatı yakaladıklarını söyledi. İlimizin kalkınması seferberliğinde önemli buldukları her maddeyi hem kamuoyu hemde ilgili merci ile paylaştıklarını belirten Demirayak, üzerlerine düşen görevleri titizlikle tespit etmeye çalıştıklarını anlattı. “HER GÖREV HEPİMİZİNDİR” Medeniyetlere beşiklik etmiş ve tarihler yazmış olan bu toprakların ancak üzerinde yaşayanların çabasıyla değerini koruyacağını ifade eden Demirayak, “Bu yüzden küçük büyük her görev hepimizindir. Zaten hepimizin de bildiği gibi atağa kalkan kentimiz hızla ilerlemekte ve adını hak ettiği yere yazdırmaya doğru emin adımlarla yürümektedir. Bunun en önemli nedeni de yönetim kademelerinden iş dünyasına, sivil toplum kuruluşlarından tek tek kişilere kadar tüm Afyonkarahisar’ın bu amaç etrafında güç birliği yapmasıdır. AFSİAD olarak bizlerde kendimizi bu seferberliğin bir parçası olarak görmekten mutluluk duyuyoruz” dedi. “İNANILMAZ BİR DEĞİŞİM İÇİNDEYİZ” Demirayak şöyle devam etti; “Geçtiğimiz aylarda ulusal basında ‘Afyonkarahisar şantiye gibi” başlığıyla bir haber yer almıştı. Gerçekten de konumuna yakışır bir şekilde Ege’nin parlayan yıldızı olarak yükselen Afyonkarahisar inanılmaz bir değişim içine girmiştir. Bölgesel havaalanı, hızlı tren gibi projelerinde hayata geçmesiyle kavşak noktası olmanın yanında termal turizm ve ticaretinde buluşma noktası olacağız. Tarihin, termalin, gıdanın başkenti olmaya aday kentimiz, zengin tarihi mirası, doğal zenginlikleri ve çalışan insanlarıyla bu değişimden örnek bir şehir olarak çıkacaktır. Buna inanıyor ve bunun için çalışıyoruz.” “ATILMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ ADIM TANITIM” Bu noktada atılması gereken ön önemli adımlardan birisinin tanıtım atağı olduğunu belirten Demirayak, şöyle konuştu; “Yapılan bunca işi, kurulan tesisleri, içinden yükseldiğimiz tarihi mirasın üzerini, yakındaki uzaktaki insanlara, dünyaya anlatmazsak maalesef kapımız dışarıya kapalı kalacaktır. İletişim araçlarının baş döndürücü bir şekilde geliştiği, teknolojinin en fazla iletişime hizmet ettiği bu çağda gözleri kendimize çevirmenin tek yolu etkin bir tanıtım yürütmektir. Yerel medya bu noktada çok önemli bir görevi yerine getirmektedir. Teknoloji sayesinde artık bir gazete yalnızca bulunduğu yerde değil dünyadaki tüm insanlar tarafından ulaşılabilir hale gelmiştir. Bu nedenle ilimizin ve bölgemizin tanıtımında yerel basınımızın da etkin bir rolü vardır.” “AYNI ŞEVKLE ÇALIŞIYOR OLACAĞIZ” Yerel basının gerek kendi yaptığı tanıtımların, gerekse işbirliği çalışmalarıyla ulusalda ilimizin tanıttığı mecraların çok yararlı sonuçlar getireceğine olan inancını paylaşan Demirayak, “Akla gelen tüm tanıtım araçlarının bilinçli organize ve aktif bir şekilde kullanılmasıyla ilimizi bir cazibe merkezi haline getirdiğimizde çabalarımızın karşılığını almış olacağız” dedi. Demirayak, bu neticenin ise bir sonuç olmadığını belirterek, “Gelinen noktanın ihtiyaçlarını karşılayabilmek için daha çok çalışacağımız bir başlangıç olacaktır. İşte bizler bu noktada; üzerimize düşen görev ve sorumlulukları layıkıyla yerine getirebilmek için yine aynı şevkle çalışıyor olacağız” diye konuştu. \r\n Memleket ile Mehmet’in çıkarlarını dengeliyoruz 31.03.2011 Dünya Gazetesi kurucusu Nezih Demirkent’in torunu Feyzan Ersinan Top Dünya Gazetesi’ni ayakta tutan değerleri anlattı. Dünya Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Feyzan Ersinan Top, herkese bir kol mesafesi kadar uzak olan Dünya Gazetesi’nin bu bağımsız duruş ile ‘Memleket ile Mehmet’in çıkarlarını dengeleyecek tutum ve davranışları objektif bir bakış açısıyla, okuyucularıyla paylaşabildiğini söyledi. Dünya Gazetesi kurucusu Nezih Demirkent’in torunu ve Dünya Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Feyzan Ersinan Top, dede mesleğini 10 yıldır devam ettirdiğini söyledi. Medyanın zor bir dönemden geçtiğini ifade eden Feyzan Ersinan Top, dünyanın ise her şeyin çok değiştiği bir süreçten geçtiğini söyledi. Bu değişimin bütün yaygınlığı, derinliği, kısa ve uzun dönemde etkinliğiyle medyayı da etkilediğini söyleyen Top, “Medya kuruluşlarının vizyon ve misyonları köklü biçimde farklılaşıyor. Bu da üzerinde durabileceğimiz analizlerin kısa bir süre sonra geçerlilikleri kalmayabilecektir” dedi. DÜNYA GAZETESİ’NİN 30 YILI Top, çok geniş konular üzerinde kategorik genellemeler yapmanın pratik bir yararı olmayacağını söyledi. Top; “Verimliliğini analiz yapmadan, pragmatik yaklaşımlarla yapacağımız analizler tuzaklarla doludur. Kendimizi tuzaklardan uzak tutmak için, elimizin taşın altında olduğu bir alanda düşüncelerimizi aktarırsak daha aydınlatıcı olacaktır” dedi. Top, 30 yılını geride bırakan Dünya Gazete’sini canlı ve diri tutan, okuyucu gözünde itibarlı kılan, saygı uyandıran ve ilham veren yönünü kendi bakış açısıyla anlatmak istediğini söyledi. “HERKESE AYNI MESAFEDEYİZ” Bugün bir ihtisas gazetesi olan Dünya Gazetesi’ni ayakta tutan değerlerin aynı zamanda yerel ve yaygın medyanın sorunların analizi niteliğinde olduğunu ifade eden Top, Dünya Gazetesi’nin, herhangi bir guruba dahil olmayan, küçük bir aile şirketinin yönettiği bağımsız bir yayın organı olduğunu, bu özelliği nedeniyle, herkese bir kol mesafesi kadar uzakta durabildiklerini söyledi. Bunun çok önemli bir özellik olduğunu belirten Top, “Memleket ile Mehmet’in çıkarlarını dengeleyecek tutum ve davranışları objektif bir bakış açısıyla, okuyucularımızla paylaşabiliyoruz” dedi. “HEPİMİZ YAŞAMIN İÇİNDEYİZ” Dünya Gazetesi’nin bağımsız duruşunun hemen ardından gelen ikinci ayırt edici özelliğin, interaktif gazetecilik olduğunu belirten Top, “Kurumsal ısrarı sürdürüyoruz. Bizim gazeteyi yöneten, patronundan genel yayın yönetmenine, yazarlardan editörlere, muhabirlerden bölge temsilcilerine kadar hepimiz yaşamın içerisindeyiz. Ekonomik haberlerin kaynağı olan küçük ve orta ölçek işletmelerinde, çok büyük guruplarında yanlarındayız, içlerindeyiz. Olup biteni, eli taşların altında olanlar kadar olmasa da onlara yakın ve duyarlılıkla algılamaya çalışıyoruz” dedi. Bunu biz iki türlü yapmaya çalıştıklarını ifade eden Top, ilk olarak her ay başarı öyküleri hazırladıklarını söyledi. “ANADOLU ŞİRKETLERİ KENDİLERİNİ ANLATAMIYOR” Top şöyle devam etti; “Bu öyküler gazeteyle beraber okuyucuya bedava olarak gider. Benim şirket başkanlarıyla veya ceo’larıyla yaptığım röportajlardan ileri geliyor. Her ay 64 sayfa hazırlıyoruz bunu. Bunun faydası ne; bugün yaklaşık elliye varan kitap yaptık. Bence Anadolu da çok başarılı şirketler ama Anadolu’nun en büyük problemi; kendini anlatma problemi. Yani piar anlamında yapılacak çok şeyler var. Lakin benim gözlemim şu ki; birçok Anadolu şirketi kendi el yordamıyla, kendi piarını yapmaya çalışıyor. Çünkü İstanbul’daki veya Ankara’daki büyük ölçekli piar şirketlerinin ücretlerinden, mesafelerinden korkuluyor. Oysa bunlar aşılabilir. Çünkü aslında ucuza döndürdüğünü zannettiği bu piar işleri sonunda bizim şirkete bir fayda olarak geri dönmüyor. Bunlar tam tersine sizin cebinizden çıkan paraların boşa gitmesi oluyor. Onun için sizden ricam, markanızı anlatırken biraz daha cesur olun.” “GAZETELER BİLGİ TABANLI OLMALI” Top, ağırlıklı olarak, ekonomi, işletmeler ve iş yerleri ile ilgili olduklarını kaydetti. Özellikle genel anlamda yaygın medyanın aktarmadığı ayrıntılı haberi, yorumu ve bilgiyi aktarma üzerine titizlikle durduklarını belirten Top, “İnternetin girmesiyle yerel gazeteciliğin riske girdiğini düşünüyoruz. Akşam izlediğiniz haberi yarın gazetede okumak dejavüden başka bir şey olmayacak. Her zaman gazetelerin bilgi tabanlı olması gerektiğini ve ayrıntılı habere yer vermesi gerektiğinin önemle altını çiziyoruz. Bir başka özelliğimiz Dünya olarak; bayi tabanlı değil, abone tabanlı sistemine sahip olmamız. Okuyucu gazetenin ayağına gitmiyor, biz okuyucunun evlerine ulaşıyoruz ki iş adamları için bu olmazsa olmaz” diye konuştu. “MEDYA ALANINDA BİR YOL AÇACAĞIZ” Dünya Gazete’sinin en büyük farkının; kendisini sürekli sorgulayan bir kültüre sahip olmasından kaynaklandığını ifade eden top; “Her şeyin çok hızlı değiştiği bir çağda, yayın politikamızın, verilere ulaşma yöntemlerimizin, verileri enformasyona dönüştürme süreçlerimizin, enformasyonu bilgi haline getirme amaçlarımızın değiştiğini biliyoruz. O nedenle kendi aramızda bilgi veren gazetecilikten, okuyucunun anlamasını kolaylaştıran gazeteciliğe geçiş yapmanın yol ve yöntemlerini arıyoruz. Ön yargılarımızın esiri olmuyoruz. Yerleşik düşüncelerin tuzağına düşmüyoruz. Kalıp düşüncelerle kendimizi katı sınırlar içine almıyoruz. Ezberlerimizi durmadan tekrarlama yanlışından uzak duruyoruz. Değişmeleri öngörmeye özen gösteriyoruz. Öngördüklerimizin önlemlerini almayı geciktirmeden hayata taşıyoruz. Üretimin her alanında olduğu gibi medya alanında da ya bir yol bulacağız, ya da yol açacağız” diye konuştu. Medyaya sahip çıkmak milli bir görev olmalı 31.03.2011 Basın üzerinde kurulmuş bir baskıdan söz edildiğini hatırlatan Vali İrfan Balkanlıoğlu “Ben inanıyorum ki eğer Nezih Demirkent’in (Dünya Gazetesi kurucusu) gazetecilik yaşamına, gazetecilik piyasasına getirdiği ilkeler tam ve kâmil anlamda uygulanabilseydi hiçbir gazetecinin başı derde girmezdi” dedi. Balkanlıoğlu, vatandaşta, gazete haberlerinin yüzde 90’ı ‘yalan ve yanlıştır’ kanaatinin yer edindiğini söyledi. Halbuki şeffaflık ve hesap verilebilirlik anlamında gazetenin ve basının büyük önemi olduğunu ifade eden Balkanlıoğlu, “Kamuoyunu aydın kişiler elinde tarafsızca bilgilendiren medyaya çok ihtiyaç var. Sağduyu sahibi insanların da bu tür medyaya sahip çıkması her şeyin üzerinde milli bir görev olmalı.” Dedi. Vali İrfan Balkanlıoğlu, yaptığı konuşmada işadamlarının kurduğu derneklerin önemine değindi. İlimizde kurulu bulunan işadamları dernekleri arasında AFSİAD’ın önemli bir yeri olduğunu ifade eden Vali Balkanlıoğlu şöyle konuştu; “Ben Afyon valiliğine atanalı 3 ay oldu. Gördüm ki AFSİAD sadece kendi aralarında mesleki dayanışma, kendi aralarındaki muhabbet ve Afyon’a bir şeyler yapmayı planlamanın dışında her ay nezih insanları Afyon’da ağırlayarak ufkumuzu açma, Afyon’un tanıtımına katkıda bulunma gibi bir misyonu da üstlenmişler. Kendilerini tebrik ediyorum.” İLKELERE UYAN GAZETECİNİN BAŞI BELAYA GİRMEZ Dünya Gazetesi kurucusu Nezih Demirkent’in ilkeleri olan büyük bir gazeteci olduğunu ifade eden Balkanlıoğlu, Demirkent’i diğer gazeteler çıkmazken Bayram Gazetesi diye bir gazete çıkartırken tanıdığını söyledi. Günümüzde basın üzerinde bir baskıdan söz edildiğine değinen Balkanlıoğlu şöyle konuştu; “Basının susturulmak istendiği ve ona ilişkin bir takım uygulama tekniklerinden bahsediliyor. Ben inanıyorum ki eğer Nezih Demirkent’in gazetecilik yaşamına, gazetecilik piyasasına getirdiği ilkeler tam ve kâmil anlamda uygulanabilseydi hiçbir gazetecinin başı derde girmezdi. Doğruları yazdığı için hiç kimsenin başının belaya girdiğini görmedim. Doğru; bir şekilde kişiyi bulunduğu konumda daima yüceltir ve yükseltir. Doğru, belki hırpalanır ama asla yok olmaz.” “YAZDIKLARINA BAKMAYIN’ KANAATİ HAKİM Balkanlıoğlu şöyle devam etti; “Dönem dönem doğru veya yanlış kamuoyu yoklamaları yapılıyor. En siyasetçi veya meslek erbabı gibi… Ama maalesef gazeteciler ve gazete denince doğruluk anlamında insanın aklına yazdıklarının yüzde 90’ını düşmek gerekir gibi bir kanaat yerleşmiş. Veya gazetede bir haber çıkmışsa bu ‘mutlak doğrudur, mutlaka araştırılmıştır, karşı tarafa da sorulmuştur, teyit edilmiştir ve asla yalan ve yanlış değildir’ intiba bu memlekette yok maalesef. Gazetede bir haber yayınlanmışsa ve manşetler atılmışsa ‘gazeteler yazar, olur böyle şeyler, gazetelerin yazdığına bakmayın’ kanaati hâkim. Bu gazetelerin zaman içinde yıpranmasına okuyucu ve izleyici karşısında kamuoyunda hak ettiği puanı almamasına yol açıyor.” GELİŞMİŞ ÜLKELERE BASININ KATKISI Medyanın sadece gazeteden ibaret olmadığını, görsel, yazılı, sesli, ulusal ve yerel olarak medyanıın son derece önemli bir fonksiyonu ifa ettiğini belirten Balkanlıoğlu, kamuoyunun bilmediği derin ve ince konulara, gizli kapaklı kotarılmaya çalışılan işlere el attığını ve hiçbir şey artık gizlenemediğini kaydetti. Dolayısıyla şeffaflık ve hesap verilebilirlik anlamında gazetenin ve basının büyük önemi olduğunu ifade eden Balkanlıoğlu, “Kamuoyunu aydın kişiler elinde tarafsızca bilgilendiren medyaya çok ihtiyaç var. Demokratik ve gelişmiş ülkeler belki bu gelişmişliğinin büyük bir ayağını basında bulmaları boşuna değil” dedi. “MEDYA BİZİ FRENLİYOR” Kendisinin bile yaptığı ve yapacağı icraatlarla ilgili gazeteye düşmekten duyduğu çekinceyi dile getiren Balkanlıoğlu şöyle konuştu; “Medya bizi frenliyor. Kötü bir söz söylemekten veya insanlarla bir şekilde polemiğe girmekten, yanlış işler yapmaktan bir nevi Allah’tan korkmuyoruz basından korkuyoruz. Buda bir hizmet aslına bakarsınız. Doğru medyamızın desteklenmesi, doğru medyanın yüceltilmesi ve diğer medya mensuplarının da doğru yazan medyanın halk nezdinde itibar sahibi olduğunu görüp kendilerine çeki düzen vermesi çok önemli. Sağduyu sahibi insanların da bu tür medyaya sahip çıkması her şeyin üzerinde milli bir görev olmalı.”